Ana Sayfa » Ayçiçeği; Benim Hikayem
Ayçiçeği; Benim HikayemAyçiçeğinin anavatanı Kuzey Amerika olup, halen ABD’nin orta kesimlerinde yabani olarak birçok bölgede bulunmaktadır. Ayçiçeği bir ekonomik bitki olarak uzun ve değişik bir tarihçeye sahip olmakla birlikte kesin olarak ilk tarımı yapıldığı yer ve zamanı bilinmemektedir. Yenidünyada ilk göçlerden önce, Kuzey Amerika Kızılderilileri tarafından kullanılmıştır. İspanyol gezginleri tarafından 1850’lerde Kuzey Amerika’dan toplanan Ayçiçeği tohumları ilk önce İspanya’da bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilmiştir. İlk İngiliz ve Fransız gezginler ayçiçeğinin Kuzey Amerika Kızılderilileri tarafından ekmek ve diğer gıdaların yapımında gerek karışım gerekse un olarak kullanıldığını gördüler ve kızılderililerin ayçiçeğini arazilerinin süsü ve saygıdeğer bitkisi olarak gördüğünü gözlemlediler. Ayçiçeğinin orijin merkezi olarak ABD’nin orta batı ovaları olarak bilinmesine rağmen, bunun kültür bitkisi olarak Güney Batı Missippi veya Missouri vadisini mi kesin olarak bilinememektedir. Mısırın kültüre alınmasından önce, Amerikan Kızılderililer ayçiçeğini bir gıda kaynağı olarak kullanmışlardır. Bunun yanında ayçiçeği bir tıp bitkisi, vücut boyama yağı, çömlek ve boya materyali ve av mevsiminin belirlenmesinde bir zaman belirleyici olarak da kullanılırdı. Ayçiçeğinin ticari olarak üretiminin İtalya’ya, Mısır’a, Afganistan’a ve son olarak Rusya’ya ulaşması oldukça uzun bir zaman almıştır. Ayçiçeğinin bir yağ bitkisi olarak ilk olarak Rusya’da yetiştirildiği ve ardından tüm Avrupa’ya yayıldı. 1950 yıllarında da ülkemize Bulgaristan’dan ülkemize göç eden vatandaşlarımızın getirdiği tohumlar sayesinde girmiş ve tarımı yapılmaya başlanmıştır.
Latince adı Helianthus annuus güneşle ilgili bir isimlendirmedir. Bu isimlendirmeden dolayı dünyanın birçok yerinde güneşle ilişkilendirilip ‘sunflower/güneş çiçeği’ gibi adlarla anılırken Türkçe adının ayçiçeği olması bir tezat gibi görünmekteyse de Türkçe'de aynı bitki için günebakan adı da kullanılmaktadır. Ayçiçeğinin adının kökeninde çiçeğinin ya da çiçek tablasının gün içinde güneşi izlediği inanışı bulunurken, bitkinin çiçek ya da tohum dizilişi altın oranla da ilişkilendirilir. 1979 yılındaysa matematikçi Vogel tarafından bu tohumların modellemesi üzerine yazılan makale bilgisayar programcılığında da oldukça önemli bir temel eser olarak kabul edilmektedir.
Yunanca’da Helianthus (heli->güneş, anthus->çiçek), İngilizce’de sunflower, Fransızca’da tournesol (güneşe dönen, bakan), Almanca’da da yine güneş çiçeği anlamına gelen sonnenblume olarak anılan bu sarışın güzellik kime göre Ayçiçeğidir bilinmez ama mühim olan da bu değil. O ince ama aynı zamanda gösterişli, sarı saçlı, narin ve bolca faydaları olan bir çiçek olmanın ötesinde, mitolojiye dayanan bir hikayeye sahip.
Ayçiçeği mitolojik hikayesi ve anlamından dolayı, hayranlığı ve romantikliği simgeleyen çiçekler arasında yer almıştır. Bulunduğu ortama neşe ve sıcaklık katan, görüntüsü ve farklılığıyla herkesi kendine hayran bırakan bir çiçektir. Her gün güneşe dönük ritüelleri ile insanları kendisine hayran bırakmaktadır. Akşama kadar güneşe dönük yüzleri ile güneşten beslenirler. Akşam olup güneş gittiğinde ise boyunlarını bükerler. Ertesi gün güneş çıktığında tekrar güneşe dönük yüzleri ile açarlar. Her gün devam eden bu ritüel, çiçekler arasında en romantik çiçek olma özelliği göstermektedir. Ayçiçekleri güneşe bakarak, mitolojik hikayedeki anlamı gereği, sana tapıyorum anlamını da simgelemektedir.
Bitkinin yağlık olarak kullanılmaya başlanması ya da bu yönde ıslah çalışmalarının yapılmasıysa yukarıda da değinildiği gibi 18.yüzyıldan geriye gitmemekte. Bu konuda yapılan çalışmalar ise Rus ziraatçılar, biyologlar ve kimyacıların ilgi alanına girmekte. Bunun temel nedeni ise bir Doğu Akdeniz dini olan Hıristiyanlığın zeytinyağı ile olan ilişkisi. Daha doğrusu Doğu Hıristiyanlığı’nda özellikle de Ortodoks inanışındaki “Büyük Perhiz” ile ilgili. Papalık tarafından 16.yüzyılda oruç zamanlarında yemeklik yağ olarak sadece sıvıyağ kullanılması ve hayvansal ürün tüketimine yasak getirilmesiyle sadece Doğu kiliselerinin değil batının da sorunu olmuştur. Bu yasak özellikle kuzey ülkeleri olan Almanya, Polonya ve benzeri ülkelerde halkı neredeyse isyan ettirecek derecede infial yaratmıştır. Zira zeytin ve diğer yağ elde edilen bitkilerin yetişmediği bu coğrafyada tereyağı dışında bir yağın kolay kolay bulunmuyor oluşu özellikle soylular yani kuzeyin yerel krallık ve prensliklerindeki aristokratlar arasında Papalık’tan tereyağ ruhsatı kullanımı için izin belgesi satın alınması yolunu açmıştır.
Bu haritaya göre tereyağı yenen kuzey bölgelerde daha çok Protestanların, zeytinyağı tüketilen güneyin Akdeniz bölgelerinde Katoliklerin yaşıyor olması ideolojik farklılıklarda bu iki yağın bir belirteç olarak kullanılabilmesi kolaylığını getirmiştir. İşte bu tereyağı yasağı ya da daha net ifadeyle hayvansal ürünlerin oruç süresince tüketilemeyecek olması kuzeydeki Ortodosklar yani Ruslar için de bir sorun oluşturmuş ancak bu sorun çok pahalı olan zeytinyağı yerine ayçiçeğinin ıslahı yoluyla yeni bir sıvıyağ çeşidinin mutfak kültürüne girişiyle çözümlenmiştir ki bugün de dünyanın en fazla ayçiçeği üretilen bölgeleri Karadeniz’in kuzeyindeki Rusya ve Ukrayna topraklarıdır.
Dünya’da bitki ıslahçılarının geliştirdiği yüksek yağ içerikli ve dane verimli Ayçiçeği çeşitleri ayçiçeği üretimi artışına yol açmış ve son yıllarda geliştirilen hibrit ayçiçeği çeşitleri de üretimin istenilen düzeye gelmesine neden olmuştur.
Ayçiçeği (Helianthus spp) cinsi 37 çok yıllık ve 14 tek yıllık türden oluşmaktadır. Ayçiçeği (Helianthus annuus L.), şu anda dünyada ve ülkemizde en önemli yağ bitkilerinden biridir. Artan nüfusa paralel olarak ülkemizin bitkisel yağ ihtiyacı da giderek artmaktadır. Ülkemiz insanının bitkisel yağ tüketiminde çoğunlukla ayçiçeği yağını tercih etmesi ve son yıllarda artan yağ açığımız, ayçiçeğinin önemini giderek arttırmaktadır. Çok geniş bir adaptasyon kabiliyetine rağmen, ayçiçeği ekim alanları fazla olmayıp, birim alandan elde edilen gelir çeşitli sebeplerle düşük olmaktadır. Ayçiçeğinin yer aldığı Helianthus cinsinde birçok yabani tür olup, gerek adaptasyon açısından, gerekse hastalıklara dayanıklılık açısından tarımı yapılan ayçiçeği için gerekli birçok geni muhafaza etmektedir.
Bu içerik 21.07.2020 tarihinde yayınlandı ve toplam 2620 kez okundu.
|